Alkali Diyet ile ilgili merak ettiğiniz tüm soruların yanıtları bu sayfada!
Vücudun düzgün çalışması için kan ve vücut sıvılarının asit ve baz dengede olması gerekir, Asit-Alkali teoriye göre bir çok hastalıklar fazla asitli yiyeceklerden kaynaklanmaktadır. Bütün yiyecekler sindirilip metabolizmaya katıldıktan sonra kana ya asit ya da alkalin (baz) salar. Kan Ph değeri 7,35 ile 7,45 arasında, hafif baziktir. 7.35 in altı asidosiz, 7.45 in üstü alkalosis, Bu değerlerdeki küçük değişiklikler sağlığı ve kanın oksijen taşıma kapasitesini etkiler. Alkalin (baz) diyetinin temel düşüncesi beslenmenin bu Ph düzeyine (tıpkı geçmişteki gibi) uygun olması ve hafif bazik olmasıdır.
Bu diyet daha ziyade alternatif tıp camiasının benimsediği, kanser, kalp hastalığı gibi ciddi hastalıkları tedavi ettiği, ağırlık kaybı sağladığı, enerjiyi arttırdığı iddiasındadır. Asidik gıdaların kandaki dengesi bozduğuna ve vücut dengeyi bulmaya çalışırken potasyum, magnezyum, kalsiyum, gibi önemli minerallerin kaybını teşvik ettiğine, bu dengesizliğin insanları hastalığa daha açık hale getirdiğine inanılmaktadır. Enerjisizlik, baş ağrısı, aşırı mukus üretimi, burun tıkanıklığı, kaygı-endişe, sık sık hastalanma (nezle, grip), rahim kistleri gibi bulguları olan hastaların bu semptomları azaltmak için alkali diyet yapması önerilir. Alkali diyet proteini düşük, karbonhidratı yüksek diyetler sınıfındadır.
Vücuttaki birçok problemin sebebi olan asit varlığı da alkali diyetler yardımıyla kolayca azaltılabilir. Ayrıca alkali diyet uygulamalarının faydalarından biri de kilo vermeyi sağlamasıdır. Alkali beslenme tarzının hayata adapte edilmesinde 10 adım uygulanır.
Alkali beslenmeye 10 adımda geçiş şu şekildedir:
Alkali diyetlerde temel amaç kalorinin net sınırlar ile kontrol altında tutulması değildir. Alkali diyetler, vücutta birçok problemin temel kaynaklarından olan asidin vücuttan atılmasını amaçlayan diyetlerdir.
Kalori kontrolü ise ikincil amaç olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani alkali diyet alışveriş listelerinin de bu iki amaca yönelik olarak şekillenmesi gerekir. Her iki amacı da ayrı ayrı karşılayan besinler olabilir ancak bunların alınması söz konusu dahi olamaz. Alkali diyet listelerinin alışveriş listelerine yansıtılması için iki amacı da karşılayan besinlerin alınması gerekmektedir.
Alkali diyet listelerini karşılamak amacıyla yapılan alışverişlerde asit oranı yüksek hiçbir gıdaya yer verilmez. Ayrıca asitli içecekler, alkol gibi maddeler de kesinlikle alışveriş listesine dahil edilmez. Genel olarak orta yağlı doğal gıdalar alınır. Ağır, aşırı yağlı, kızartılmaya ihtiyaç duyan hiçbir besin listede kendine yer bulamaz.
Genelde peynirler, sebzeler, yağsız tavuk ve etler alışveriş listelerinin vazgeçilmezidir. İçecek olarak ise doğal şıralar, ayran ve benzeri asitsiz içecekler tercih edilebilir. Vücudun pH dengesini artırabilmek amacıyla pH değeri yüksek yani bazik olan her türlü yiyeceğin listeye dahil edilebilmesi söz konusudur. Yapılan ölçüme göre asit – baz dengesini 7,50 civarına getirebilecek, yani ortalama olarak bu değerden yüksek her türlü gıda alkali diyet alışveriş listesindedir.
Vücudun günün geri kalanına hazırlandığı öğün kahvaltıdır. Kahvaltıda alınan besinlerin kalori değeri ve nitelikleri vücudun enerjisi üzerinde doğrudan etki oluşturmaktadır. Alkali diyet uygulamalarında da en önemli öğün kahvaltıdır. Vücudun asit – baz dengesinin sağlanabilmesi yönünde atılan adımların en büyüğü olan kahvaltıda tüketilen besinlerin niteliği asit yönünden fakir olmaları ile ölçülür. Yani bir besin ne kadar az asit içeriyorsa o kadar çok tüketilmelidir.
Sabah uyanıldığında tuvalete gidilmelidir. İdrarın yapılması ve renginin kontrol edilmesi, tüketilecek besinlerin belirlenmesinde büyük önem taşır. Evet, alkali diyetlerde sabah kahvaltısı önceki günlerden değil; içerisinde bulunulan günün sabahında, kahvaltıdan hemen önce belirlenir. İdrarın renginde görmek istediğimiz şey açık tonlar. Yani koyu sarıya yakın her türlü renk oluşumu bizim için tehlikeli. Ayrıca kokudaki ağırlık da vücudun asit yönünde olduğunu göstermekte. Eğer idrarın rengi koyu sarı ve kokusu da ağırsa kahvaltıda alkalik yiyeceklere daha fazla önem verilmesi gerekmektedir.
Kahvaltıya geçmeden on beş dakika önce mutlaka pH değeri yüksek bir bardak su içilmesi gerekmektedir. Suyun içilmesinden kahvaltıya kadar geçen süreçte başka hiçbir şey tüketilmemesi oldukça önemlidir. Kahvaltıda ise şu yiyeceklerden oluşan menüler oluşturulabilir:
Günümüzün yaşam şartları en önemli öğün olan kahvaltının olması gerekenden daha kısa sürmesine sebep olmaktadır. Özellikle mesai saatlerinden dolayı kahvaltının çok kısa sürmesi gerekebilir. Bu durumda sağlıktan ödün vermeden kahvaltının hızlı bir şekilde yapılması gerekir. Genel olarak bu oldukça zor bir bileşimdir. O yüzden hızlı kahvaltı yapanların, yaptıkları kahvaltının niteliğini artırmak için önceden ufak hazırlıklar yapması gerekebilir. Hızlı kahvaltı yapmak isteyenler şunları tercih edebilir:
Alkali diyeti uygulayan insanların beslenme imkanları oldukça geniştir. Bu diyetlerde temel amaç alınan kalorinin net sınırlar ile kontrol edilmesi değildir. Vücuttaki asit miktarının kontrol edilmesi, kalorinin kontrol edilmesinden çok daha önemlidir. Bu amaçla da öğünler asit bakımından fakir olan yiyecekler ile donatılmaktadır. Öğle yemeği de alkali diyet yapanların oldukça fazla besin tüketebileceği bir öğündür.
Limon gibi asidik madde kullanılmayan, portakal ve ekşi elma tüketilmeyen her türlü yiyecek serbesttir. Genel olarak sebzelerin çiğ olarak tüketilmesi tavsiyesi edilmektedir. Çiğ tüketim yapılamıyorsa ızgara şeklinde pişirerek veya haşlayarak da sebze tüketimi gerçekleştirilebilir. Ayrıca sebze yemekleri de zeytinyağının kullanımına dikkat edilmek şartıyla tüketilebilir. Kullanılan zeytinyağının soğuk sıkım ve süzme olması önemlidir. Asit değerinin 0,5 ve altında olması zeytinyağının tüketimi için koşuldur.
Özellikle mercimek çorbası olmak üzere birçok çorba türü sınırsızca içilebilir. Yoğurt çorbasından uzak durulması gerekir. Ayrıca çorbalara limon eklemek alkali diyetinin felsefesine ters olduğu için yasaktır. Ayrıca balık tüketimi de serbesttir. Balıklara da limon sıkılmaması gerekir. Ayrıca balık tüketirken yanında bolca yeşillik tüketilmesi vücudun asitten temizlenmesi noktasında büyük katkı sağlayacaktır.
Ülkemizde pek yaygın olmasa da özellikle Adana ve Mersin bölgelerinde bulunan tatlı patatesin tüketimi artırılabilir. İçerisindeki maddeler yardımıyla vücuttaki asidin atılmasında öncü olmaktadır. Ayrıca tatlı patates bulunamazsa normal patates tüketilebilir. Kabuklarının iyice temizlenmesinden sonra kabuklu şekilde haşlanarak bu tüketim gerçekleştirilebilir.
Öğlen yemeklerinde dikkat edilmesi gereken temel şeyler ise içeceklerdir. Özellikle kola gibi asitli içeceklerden ve mayalı içeceklerden uzak durulmalıdır. Tuz alımı da dikkat edilmesi gereken hususlar arasında yer alır. Bunların dışında günlük alınması gereken kalori miktarının yaklaşık onda dördünün öğle yemeğinde alınması gerekmektedir. Bunun üzerine çıkılması sorun olmasa da diğer öğünlerde yapılan tüketimler ile dengelenmesi gerekmektedir.
Alkali diyetin uzun süre uygulanması hayvansal gıdalardan alınan demir, çinko, B12 gibi vitamin minerallerin, tahıl grubunu tüketilmemesiyle B grubu vitaminlerinin, süt ve süt ürünlerinin diyette yasak olması ise Ca(Kalsiyum) mineralinin eksikliğine yol açar. Bu yetersizliklere bağlı olarak anemi, cilt problemleri, kalp hastalıkları, kemik problemleri, diş hastalıkları gibi hastalıklara sebep olabilir. Alkali diyet uygulanırken mutlaka vitamin- mineral takviyesi yapmaları gerekmektedir. Alkali diyetin diyabet, kanser, obezite, tansiyon gibi hastalıklara olan etkisi için yapılan araştırmalarda kesin kanıtlara varılamamıştır. Bazı araştırmalar olumlu etkisi ile ilişkilendirilirken, bazı araştırmalar ise alkali diyetin hastalıklarla arasında olumlu sonuçlar bulunmamıştır. Alkali diyet hakkında daha fazla araştırma yapılmasına gerek vardır.
Ücretsiz Bilgi Alın